Bediüzzaman Said Nursî, 1878’de Bitlis vilayetine bağlı Hizan ilçesi Nurs köyünde dünyaya geldi. Çocukluğunda çevresindeki medreselerde eğitim gördü. Kendisinde görülen harikulade zekâ ve hafıza sebebiyle, önceleri “Molla Said-i Meşhur” diye tanındı. Daha sonra “Zamanın Harikası” anlamında “Bediüzzaman” unvanıyla şöhret buldu.
Talebelik yıllarında temel İslamî ilimlerle ilgili doksan kitabı ezberledi. Her gece bunlardan birini tekrar ediyordu. Bu tekrarlar O’nu, Kur’an âyetlerini derinlemesine anlamasına birer basamak oldu ve her bir Kur’an âyetinin bütün kâinatı ihata ettiğini gördü.
1900’lü yılların başında, doğuda Medresetü-z Zehra adında, din ve fen ilimlerinin birlikte okutulduğu bir İslam üniversitesi kurmak fikriyle, yönetim ve hilafet merkezi olan İstanbul’a geldi ve hayatı boyunca bu fikrini gerçekleştirmek için gayret gösterdi. Bugün doğrudan istediği şekilde bir üniversite kuramamış olmakla birlikte, dünyanın her tarafına uzanan ilim evleri açılması ile Bediüzzaman’ın hayalini kurduğu ilim yuvaları farklı bir şekilde vücut buldu.
Birinci Dünya Savaşı yıllarında Doğu cephesinde gönüllü alay komutanı olarak hizmet etti. Savaş esnasında yaralanıp iki buçuk yıl Rusya’da esir kaldı. 1917’deki Bolşevik İhtilali esnasındaki kargaşadan yararlanıp esaretten kurtuldu. Dönüşte, Genelkurmay’ın kontenjanından Osmanlı’nın en üst düzey dinî danışma merkezi olan “Darü’l-Hikmeti’l-İslamiye”de görev yaptı. İngilizlerin İstanbul’u işgali yıllarında onların aleyhinde Hutuvat-ı Sitte adıyla bir risale neşretti.
Anadolu’da başlatılan İstiklal mücadelesine destek verdi.
1925 yılında Van’da eğitim faaliyetlerinde bulunurken, o sırada meydana gelen Şeyh Said hareketi sebebiyle, bu harekete karşı çıktığı halde, tedbir olarak önce Burdur’a, ardından Isparta ve Barla’ya gönderildi. Burada sekiz yıl kaldı. “Risale-i Nur” isimli Kur’an tefsirinin çoğu bölümlerini burada yazdı. Eserleri ve fikirleri sebebiyle 1935 senesinde Eskişehir Mahkemesine sevk edildi.
Sürgüne gönderildiği Kastamonu’da eserlerini yazmaya devam etti. 1943’te Denizli Mahkemesi’ne, 1948’de Afyon Mahkemesi’ne sevk edildi. Mahkemeler beraatla neticelendi.
1950’de çok partili hayata geçildiğinde dini hak ve hürriyetler genişledi. Bediüzzaman, bu dönemde eserlerini matbaalarda bastırdı.
Bediüzzaman Said Nursi, 23 Mart 1960’ta Urfa’da Hakk’ın rahmetine kavuştu.
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!